Küçük Bir Kız Çocuğu

Küçük bir kız çocuğunun gözlerinden o an ne düşündüğünü veya ne hissettiğini anlayabilir misiniz? Ya da gülüşünden hayatındaki fırtınaları veya heyecanları görebilir misiniz? Peki insanlara karşı davranışını gözlemleyerek kalbindekileri okuyabilir misiniz?

Tuvalet Eğitimi

Son 1 haftadır aile içinde harıl harıl konuşulan esas konu Bartu'nun yaklaşan tuvalet eğitimi. Teyzem şu anda Ayvalık'ta deniz kenarına olmamızdan dolayı çok rahatlıkla bu eğitimi verebileceğimizi düşünürken ben biraz daha bekleyip oğlumu zorlamamanın tarafında oyumu kullanıyorum. Fakat diğer taraftan artık kaka saatlerimiz sabitlendiği için, kumsala indiğimiz zamanlarda bezi çıkartıp yalnızca mayo ile oturmasına izin veriyorum. (Diyeceksiniz ki mayoyu da çıkart; ama bunu asla yapmam, ve neden yapmadığımı da ileri ki günlerde daha detaylı olarak sizinle paylaşırım.)

Anne Olunca Anladım ki.... / Dondurma

Eyvah Kene

Dün Bartu'yla parkta oynarken t-shirtünün üzerinde yürüyen bir böcek dikkatimi çekti. Önce örümcek sandım ama yakından bakınca kene mi diye de düşündüm şahsen. Daha sonra eve döndüğümüzde bu defa da hemen terasın girişindeki merdivenlerde aynı böcekten gördüm. Geçmişte köpek baktığım için keneyi görünce tanıyabiliyorum ama gene de emin olayım diye hemen Google'dan arayıp resimle karşılaştırdım ve maalesef korkulu rüyamla yüzleşmek zorunda kaldım. 

432 Çocuk!

Babalar Günü

Bizden İnciler 6

Vallahi bu son ama o kadar güldüm ki sizle paylaşmadan da edemedim.

Dün babam Bartu'yu elinden tutup çocuk parkına götürdü; dede torun pek bir eğleniyorlar salıncak, kaydırak ve tahterevalli peşinde koşarken.

Amerika'da Doğum

Gelen bir kaç özel mesajda, Amerika'da Doğum 4 yazımı bulamadığını belirten takipçiler oldu. Ben de şöyle bir baktım ve nasıl olduysa bu yazıyı farklı bir tarihte yayınlanmış ve dolayısıyla da arşivde serinin diğer yazılarından ayrılmış olarak gördüm.

Bizden İnciler 5

Bu Ayvalık o kadar eğlenceli bir yer çıktı ki sanırım bir süre Bizden İnciler serisine bol bol malzeme çıkacak ve ben de size aktaracağım :)

Bartucuğumu sivri sinekler yediği için sağ gözü dün neredeyse kapalı uyandı, neyse çok şükür zamanla şişlik indi hatta hemen hemen yok oldu. Ama tabii evde her pencerede tel de olsa artık daha fazla dikkat etmek durumundayım.

Bizden İnciler 4

Yaz tatili için geldiğimiz Ayvalık'ta her gün önce sabah sonra akşam üzeri günde 2 defa sahile inip Bartu Efendiyi denize sokma denemeleri yaparken bizim bücür çocuk parkına gidip kaymayı ve sallanmayı tercih ediyor.

Bir Değişik Tarif

Geçen gün televizyonda denk geldim, Canan Karatay bir programda ısrarla çocuklara şeker verilmemesi gerektiğini ve hatta herkesin şekeri hayatından çıkarması gerektiğini söylüyordu. Aslında burada temel nokta çocukların karaciğerlerinin ilk 3 yıl tam gelişmemiş olması, bu nedenle aldıkları şekeri vücudun tolere edemediği ve henüz gelişimini tamamlamamış karaciğerin de zarar görmesiydi.

Oğluma Benden

Sevgili oğlum;

Sana uzun uzun öğütler verecek, saatlerce konuşup ne yapıp ne yapmayacağını söyleyecek, hayatını benim isteklerime göre yaşamanı isteyecek değilim. Ama ömrün boyunca kulağında kalmasını istediğim benden sana tek bir öğüt, tek bir nasihat var.

Dünya Çevre Günü

- AVM yapıp bol bol para kazanma uğruna yeşilin katledildiği,

- Rant elde etmek uğruna, halkın nefes alabileceği son ormanlara göz dikildiği,

- Cepleri şişirebilmek amacıyla deprem durumunda halkın toplanacağı boş alanların müteahhitlere hibe edildiği,

Travma Sebebi Masallar

Sizler de çocukken;uykuya yatmadan önce veya uslu durduğunuzda ödül olarak masal dinler miydiniz? Heyecanla yatağınıza koşup anne-babanızın size "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceleri" okumasını veya çok sevdiğiniz dedenizin dizlerine oturup "Kül Kedisini" anlatmasını bekler miydiniz? Peki büyüyüp artık yetişkin olduğunuzda hiç o masalları yeniden dinlediniz mi, ya da gerçek dünya gözüyle baktınız mı anlatılanlara?

O masallar aslında bir çocuğun saf dünyasında ne korkunç sahneler barındırır, nasıl vahşice olaylar canlandırır hiç düşündünüz mü?

Çocuğuma Dokunma

Çocuklarımız en kıymetlilerimiz... Onları; çevreden gelebilecek tehlikelerden, sağlıklarını bozabilecek durumlardan korumak, gelecekte yere sağlam basan, mutlu bireyler olmaları için çabalamak bizim en birincil önceliğimiz.

Taze Patikler Bunlaaaarrr!!!!

Çok yakın bir arkadaşım; Amerika'dan getirdiği birbirinden güzel çeşit çeşit orijinal Disney bebek patiğini, çocuklarını şık giydirmeye bayılan annelerin beğenisine sunuyor. Resimde yalnızca 4 tanesini görüyorsunuz; bu modellerin farklı farklı numaraları mevcut.

Bizden İnciler 3

Dün akşam üzeri alışıla geldiği gibi sahile parkta oynamaya indik. Benim oğlan kaydırak, salıncak derken bir süre sonra deniz kenarına gitmeye, suyu seyretmeye bayılıyor. Ben de kayalık alana çok yaklaşmadığı sürece bu keyfine engel olmamaya gayret ediyorum.

Bitmedi Gitti...

Dün kafamda bugün sizle paylaşmak için çok güzel şeyler vardı, hatta akşam çok yorgun olduğum için bugün sabahtan yazmayı ve güzel fotolar bulup eklemeyi hayal ediyordum. Ama ne oldu? Yine olaylar, yine ağır yaralı haberleri yine yitip giden bir can ve hatta ben bu yazıyı yazana kadar bir ölüm haberi daha....  Yok bitmedi, bitemedi gitti bu kara günler.

Biraz Bırakın Kendileri Başarsın

Malum biz her gün parka gider olduk havalar güzelleştiğinden beri. Aslında tabii ki amaç Bartu'nun azabildiği kadar azması ve kurtlarını döküp hem eğlenmesi, hem yorulması hem de kendi kendine yeni şeyleri çözmesi ama ben de bu günlük gezilerimizde bol bol gözlem yapıp farklı anne babaların kendi çocuklarına ne kadar farklı davrandığını görebiliyorum.

Çocuk Parkları

Çok yazıktır ülkemizde bir çok yerleşim alanında bırakın çocuklar için park alanını, nefes alabileceğiniz bir yeşil alan, bir boş alan bulmak bile çok zor olabiliyor. Biz bu bakımdan aslında şanslı bir semtte oturuyoruz çünkü sahil boyunca yaklaşık her kilometre başına bir çocuk parkı bulmanız mümkün. Üstelik genelde bu parkların çevresinde hem piknik yapabileceğiniz boş yeşil alanlar hem de yeme içme ihtiyacınız karşılayacak belediyeye ait cafeler de bulunuyor. Buraya kadar her şey harika gözüküyor değil mi? Şimdi lütfen yazının başındaki fotoğraflara bir göz atın....

Başımız Sağolsun

Dün yazamadım, bugün hala yazasım yok, muhtemelen yarın da yazacak gücüm olmayacak.... Ben uzun uzun düşünülüp, başbakanın onayı alınarak ilan edilen 3 günlük milli yası, olayı duyar duymaz belki bir ömür için ilan ettim; tıpkı geçen bir kaç ayda art arda yitip giden canların ardından yaptığım gibi. İçimden o kadar çok şey geçiyor ki ve bunlar aslıda bir çok kişi tarafından zaten defalarca dile getiriliyor ki ben daha diyecek bir kelime bulamıyorum.

Bir Annenin Adalet Arayışı

Bugün bir annenin haince öldürülen oğlu için adalet aradığı gün. Bugün bir annenin aslında hiç dökmemesi gereken yaşları için hesap sorduğu gün. Bugün canımızı emanet ettiğimiz polislerimizin, hükümetimizin utanç duyması gereken gün. Bugün Ali İsmail Korkmazımızın canının nasıl alındığını dinlediğimiz gün. Bugün güvenlik nedeniyle Eskişehir'den Kayseri'ye alınan kapkara bir davada, gencecik üniversite öğrencisi bir genç için, bu ülkenin geleceği olan ama maalesef gelecek günleri göremeden aramızdan kopartılan Ali İsmail Korkmaz için hesap soruyoruz.

Gecikmiş Anneler Günü Yazısı

Bana göre bugün herkesin kendi annesinin günüdür, bu yüzden de yıllarca ne bugünü sevdim ne de kutladım ta ki oğlum dünyaya gelene kadar. Aslında düşüncem hala değişmedi; bugün çocuklar yalnızca kendi annelerinin gününü kutlamalı ama bu durumda annesi hayatta olmayan var, hayatta olup göremeyen veya hayatta mı değil mi bilemeyen var... var da var..... Yani sabah çocuğu tarafından öpülerek uyandırılan, eşinin aldığı çiçekle havalara uçan ve bugünü çok mutlu geçiren biz annelerin yanında boynu bükük ve içi sızlayarak bugün bitsin isteyenler de var....

Çocuğu Azarlamak

Çok kızdım bu sabah çoookkkkk..... 5 dakika evden çıkıp markete gidelim dedik, demez olaydık... Bu ülkede eğitimli eğitimsiz herkesin bu çocuklarla alıp veremediği nedir, neden bu masum ufaklıklara isteyen istediği gibi davranma hakkını kendinde bulur?

Bizden İnciler 2

Her gün yaptığımız yürüyüşün ardından kısa bir çay molası verdik. Sonra daha saat erken diye Şebnem Teyzemiz ve Rüzgar ile oynamak için apartmanlarının bahçesine gittik. Sonraki manzara aynen şöyleydi;

Bizden İnciler 1

Geçen cumartesi sahildeki parktan eve dönerken alış veriş yapmak için ben Bartu ve babasından ayrılıp kasaba uğradım. İşim bitince de her zaman ki güzergahtan eve doğru yürümeye başladım. Karşıma dünya güzeli bir Golden ve sahibi çıktılar. Hazır zapt etmek zorunda olmadığım Bartu yanımda yokken ben de biraz bu güzel köpeciği bir yandan mıncıklayıp bir yandan da onunla konuşurken aşağıdaki konuşma ortaya çıktı.

Fark Yok Sevgi Var

Çevremizdeki insanlar arasında o kadar çok farklılık var ki...... Tipi farklı olan, zihniyeti farklı olan, inancı farklı olan, tercihi farklı olan, görüşü farklı olan, hayat şartları farklı olan...... Say say bitmez..... Ben kedime bu farklılıkları kabullenmeyi, insanları her şeye rağmen sevip saymayı prensip edindim ve bunu Bartu'ya da öğretmek en öncelikli hedeflerimden biri.

Bizler Ne Yapmalıyız?

Belki yıllardır çocuğa karşı uygulanan bu akıl almaz şiddet vardı, belki yıllardır rezil insanlar savunmasız küçücük çocuklara bu kadar ahlaksızca yaklaşıp canlarını yakıyorlardı ve belki yıllardır biz bu olayları haber başlıklarında duyup üzülüyorduk ama bu olaylar hiç bu kadar sıklıkla, üst üste yaşanmıyor ya da duyulmuyordu. Toplum olarak çıldırma aşamasına geldiğimiz, önümüze çıkan kadın, yaşlı, çocuk, hayvan tüm canlıları yok saydığımız bir dönemde biz anne babalara o kadar çok iş düşüyor ki....

Amerika'da Doğum 4

Bebeğini Amerika'da dünyaya getirmeye karar veren annelerin en büyük korkusu ne derseniz; inanın bana Amerika'ya uçak indiğinde pasaport kontrol noktasından geçip geçemeyeceğidir. Ben günlerce kabuslar görmüş, hatta bileti almış olmamıza rağmen gitme fikrinden bile vazgeçmiştim. Tabii o kadar parayı bayılıp da 2 kişilik bileti alınca paşa paşa uçağa biniyorsunuz o ayrı :)

1 Mayıs İşçi Bayramı

Emeğiyle yaşayan hepimizin bayramı kutlu olsun...

Yasemin (Bartu'nun annesi)

Ve Yine Can Yakan Haberler....

Her hafta en az bir defa içim şişe şişe yazı yazmaktan gerçekten bıktım, daraldım, usandım. Anlayamıyorum ki ne oluyor böyle diye.... Neredeyse her gün kaybolan bir çocuğun haberleriyle içimiz yanarken bir de üzerine cansız bedenlerinin işkence, tecavüz ve daha bir çok muameleye maruz kalmış halde bulunduklarını duymak insanı her gün defalarca öldürüyor. Sonra da hep beraber tekrar kaldığımız yerden yaşama devam etmemiz bekleniyor.

Anne-Bebek-Aşı İlişkisi

1 haftalık kısa bir tatilin ardından herkese merhaba. Aslında tatillerde yazı yazıp paylaşmaya dikkat ederdim ancak geçen hafta Bartu Bey açısından o kadar yoğun geçti ki ben de bu durumdan nasibimi aldım :) Ayağımızın tozuyla istanbul'a döner dönmez, bu güzel ve eğlenceli tatilin ardından sıra 18 ay aşısına geldi ve kaçınılmaz olarak bu sabah Aile Sağlığı Merkezinin yoluna düştük.

Benim Küçük Picassom

Daha önce de bahsetmiştim; Bartu böcüğümün gelişimi için neler yapmam gerektiğini takip edebilmek için www.babycenter.com sayfasına üye olmuştum. Bu sayfanın en sevdiğim özelliği; Bartu'nun her hafta dönümünde hem fiziksel ve ruhsal gelişimi ile ilgili bilgi paylaşması hem de o hafta hangi oyunlara ilgi duyabileceğine dair ipuçları vermesi. Lafı uzatmayayım; geçen hafta artık parmak boyası alabileceğimize ve bu boyaları ona anlatarak resim yapmaya teşvik edebileceğimize dair bir mesaj geldi. Eh Yasemin durur mu, yemedi içmedi koşa koşa parmak boyası peşine düştü. Veeeeee.............

Bez Değiştirme Savaşları

Nasıl dünyanın bir çok yerinde maalesef ki hala bir çok savaş yaşanıyorsa bizim evimizde de tam anlamıyla bir bez değiştirme savaşı var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Durum gerçekten vahim, bazen içimden keşke bir tutkal olsa da Bartuyu yatağa yapıştırsam, kımıldamadan da tutabilsem diyorum... :(

16 Farklı Yaşam

Aşağıdaki bağlantıda dünyanın 16 farklı yerinde, birbirinden çok farklı yaşamlara sahip 16 çocuğun yatak odaları var.

Açın Camları, Evleriniz Nefes Alsın!

Bebek ve Çocuklar İçin Temel İlk Yardım Bilgileri

Çocuk güvenliği konusunu dün sizinle paylaşmıştım, bugün ise olası kazaların ardından bizlerin neler yapması gerektiğine değinmek istedim. Bu konuyla ilgili benim bir uzmanlığım yok ancak Aysun Özpolat'ın yazdığı ve Semerkand Aile Dergisinde yayınlanan ilgili yazıyı aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Bu maddeler gerçekten çok öncelikli ve hayati önem taşıyor ancak benim fikrimi sorarsanız biz ebeveynlerin mutlaka ilk yardım kursuna gitmesi gerekiyor.

İlk Ev Kazamız

Kendi ve kardeşi çeşitli ev kazalarından baya canı yanmış biri olarak, Bartu'nun ciddi anlamda üzerine titriyorum desem yeridir. Aslında bir çok konuda son derece rahat olan bir anneyim ve oğlumu da genelde çok özgür bırakırım. Ama yine de mutlaka maksimum 1 adım uzağında durup etrafındaki her şeyi dikkatlice incelediğimi söylesem hatta kendimi bazen bodyguardlar gibi ciddi paranoyaklaşmış bulduğumu söylesem yeridir. Hani filmlerde başkanları koruyan ve etraftaki binaların pencerelerindeki perdelere kadar inceleyen, en ufak gölge gördüğünde de başkanın üzerine atlayan koca cüsseli, siyah kıyafetli adamlar vardır ya; işte onların anne versiyonuyum desem mesela.... Ama ne yaparsanız yapın mutlaka ufak bir boşluk kalıyor, olmuyor işte pamuklara sarıp sarmalayıp kaldırmadığımız sürece görünmez kazalar bizi bekliyor.

Çocuk Güvenliği

Son günlerde yaşanan tatsız ve acı olayların yeniden gündeme getirdiği bir konu çocuk güvenliği. Daha önce de yazmıştım özellikle ev kazaları önlenebilir çocuk ölümlerinde ilk sırayı tutuyor. Yakın dönemde yaşadığımız ve hepimizi yasa boğan minik Pamir'in ölümü ve aynı gün Urfa'da kuyuya düşerek hayatını kaybeden 6 yaşındaki küçük Ahmet Demir, bence hepimizin kendini sorgulamasını ve artık toparlanıp daha fazla minik kalbin zarar görmemesi, daha fazla ana babanın yıkılmaması için önlem almamızı sağlamalı.

İnsanlığımız Nerede?

Hiç istemezdim sosyal medyanın gücünü bu şekilde anlamayı ve bu gücü doğru yanlış bir çok insanın farkında olmadan kullandığını.... Cuma günü biraz geç girebildim facebook ve twitter hesaplarıma çünkü ufak bir ev kazası sonrası hayli telaş ve endişe yaşadık. Neyse çok şükür her şeyin yolunda olduğunu öğrenip de derin bir nefes aldığımda ise bu defa da 3,5 yaşındaki Pamir'in kayıp olduğunu öğrendim ve bir kez daha yüreğim sıkıştı.

YATAK SAVAŞLARI :)

- Baba, sen gece karanlıktan korkuyor musun?

- Hayır, korkmuyorum 

- Her gece ortasında açlıktan uyanıyor musun?

- Hayır, uyanmıyorum 

- Uyurken battaniyeni atıp üşüyor musun?

- Hayır, üşümüyorum

- Peki, o zaman annemin yanında kim uyumalı???

İş Yerinde Çocuk

İş yerinde çocuk dediğimde aklınıza ne geliyor? Mesela çalışan annelerin çocuklarının iş yeri tarafından açılan bir kreşte tüm gün bakılması mı? Veya anne dostu iş yerlerinin çocuğu olanlara çeşitli haklar vermesi? Hayır bunlardan hiç biri değil, benim bugün bahsetmek istediğim konu anne ve babaların küçücük çocuklarını belki sabahtan belki gün ortasında ofise getirmeleri ve o çocukları anlamadıkları ve pek de hoşnut olmadıkları bir ortama mahkum etmeleri.

Askıda Ekmek

İlk defa bizim evin yakınlarında açılan Suadiye Fırın'da gördüm ben bu uygulamayı. Fırına ekmek almaya gidenler isterlerse bir yerine iki ekmek alıp, bunlardan birini askıya çıkarıyor. Böylece ihtiyacı olan ama parası olmayan kimseler askıda bekleyen ekmeklerden alabiliyorlar. Ne kadar güzel bir uygulama değil mi?

Özgürlüğümüz Kısıtlanamaz

Aşağıdaki yazı ortak bir yayındır,bu konuya duyarlı bir çok blogda bugün bu yazıyı göreceksiniz.....

T.C. Anayasası

VIII. DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ
Madde 26

Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma haklarına sahiptir.

Dün gece yarısı ülkemizde anayasa ihlal edilmiştir. Uluslar arası bir sosyal paylaşım ağı olan Twitter’a erişim farklı mahkeme kararları ile engellenmiş, halkın kendisini ifade etme ve haber alma özgürlüğü kısıtlanmıştır.

Yasaklar Gerçekten Çözüm mü?

Size şimdi çocukluğumdan ve tabiri yerindeyse gençliğimden bir iki anı anlatacağım bakın bakalım size neyi çağrıştıracak....

Ödev yapmayı, ders çalışmayı oldum olası sevmedim, bırakın sokaklarda oynayayım, evde çizgi film seyredeyim.... ben özgür olmayı seviyordum. Tabii bu durum anne babamın canını fazlasıyla sıkardı malum; çocuk ders çalışmıyor, dersler yerle bir, ne olacak bu kızın gelecekte hali.......

Süper Dadı Faciası

Çoğunuz özel bir kanalda yayınlanan Süper Dadı programını görmüşsünüzdür ya da en azından duymuşsunuzdur. Bu programda bir teyze var, kapı kapı dolaşıp çocuklarıyla sorun yaşayan ailelere destek veriyor. Benim seyrettiğim kadarıyla da benzetmek gibi olmasın ama hani National Geographic'te program yapan Köpeklere Fısıldayan Adam misali çocuklara dokunup sakinleştiriyor.

İlik Bankalarında Bekleyen Kanlar

Bundan çok kısa bir süre önce gerek televizyon, gerekse sosyal medyada minik Melis için ilik kampanyası başlatılmış ve duyan duymayan herkes kan örneği vermek için ilgili hastahanelere koşmuştu.

Haydi Bebekler Yüzmeye

Sizi bilmem ama benim en rahat hissettiğim zamanlar genelde yüzerken kendimle baş başa kaldığım ve iç sesimi dinlediğim belki 5 belki 10 dakikalık zamanlardır. Bunun sebebinin daha çok doğmadan önce anne karnındaki o karanlık dünyada bir sıvının içinde olmamız ve kendimizi güvende hissetmemizle alakalı olduğunu düşünürüm hep. Üstelik Bartu doğduktan sonra gözlemlediğim kadarıyla banyo saatlerinde günün yorgunluğunu attığını ve yüzüne bir huzur geldiğini fark ettim. Daha sonra televizyonda bebekler için yüzme derslerini (Swimbaby) duyduğumda ve karşımda ilkokul arkadaşım Yasemin Saner Çulha'yı bulduğumda da bu konuya biraz ağırlık vermeye ve araştırmaya karar verdim.

Çocukların Önünde Tartışmayın

Bir çocuk bence huzurlu bir ortamda yaşamayı hak eder.... Onlar o kadar küçük ve savunmasızlar ki, sizin en ufak bir gerginliğiniz ya da küskünlüğünüz onlar için çok daha büyük sonuçlar doğurabiliyor.
Dün oğlumla günlük cadde turumuzu atarken, kaldırımın ortasında hararetli hararetli tartışan ve bence gerginlikleriyle etrafı bile rahatsız eden bir çift gördüm. Ama beni ilgilendiren ne sokak ortasında kavga etmeleri ne de sesleriyle yoldan gelip geçen diğer insanları rahatsız etmeleriydi.

Acil Yardım Talebi

İnsan Olabilmek

O kadar zor bir şey mi acaba insan olabilmek ben hep merak etmişimdir. Kurallar basit, uygulaması kolay ama neden beceremiyorlar bir türlü anlayamıyorum. Büyükleri mi öğretemedi, onlar mi öğrenemedi? Bu sevgisizliği, bu düşmanlığı, bu kızgınlığı, bu saygısızlığı onlara kim aşıladı ve neden izin verdiler?

Utandım

Tüm gün beynimin içinde yankılandı kaybettiğimiz çocuğumuz Berkin için yakılan ağıtlar, anlatılan anılar, yayınlanan fotoğraflar.... Küçücük bir yavrunun sabah sabah sofraya ekmek koyabilmek için bakkala gitmesini, üstelik gaz ve kalabalıktan kaçmak için yolu uzatarak, dolanarak fırına ulaşması ve tüm çabasına rağmen 269 gün sürecek uykuya dalması ve bizi terk etmesi....