9 Temmuz 2014 Çarşamba

Küçük Bir Kız Çocuğu


Küçük bir kız çocuğunun gözlerinden o an ne düşündüğünü veya ne hissettiğini anlayabilir misiniz? Ya da gülüşünden hayatındaki fırtınaları veya heyecanları görebilir misiniz? Peki insanlara karşı davranışını gözlemleyerek kalbindekileri okuyabilir misiniz?

İstanbul'daki programımıza Ayvalık'ta da hız kesmeden devam ediyoruz; biz burada tanıştığımız dünyalar güzeli Ada ve annesi Fulya ile her akşam üzeri parkta saatlerce koşturuyoruz. Malum Bartu her gün biraz daha büyüyor ve artık bir arkadaşla az da olsa oynamayı öğreniyor. Ama benim anlatacaklarım ne Bartu ile ne de Ada ile ilgili....

Geçen gün Bartu kaydıraktan son sürat kayıp da kendi kendine ayağa kalkınca pek bir mutlu oldu ve bana doğru koşmaya başladı. Ben de bu durumdan yararlanıp hemen kollarımı kocaman açıp "kim bana kim bana..." oyununu oynamak istedim. Hepiniz bilirsiniz, çocuğunuza kim bana dersiniz o da koşar ve size sımsıkı sarılır. Ama benim canavar bir anda şımarıp ters yöne koşmaya ve gülücükler atmaya başladı; sanırım cilve yapmaya çalışıyordu. Eh ne yapayım diye kollarımı indirirken bir anda biri bana sarılıverdi. Açıkçası çok şaşırdım çünkü Bartu tam karşımda duruyordu, Ada da kaydırağın tepesindeydi.... Eğilip kollarıma bakınca koca koca yeşil gözleriyle bana bakan ve gülümseyen İrem'i gördüm.

İrem henüz 4 yaşında, çoğu günler bizim ufaklıklarla oynaması için babası O'nu parka getiriyor. Genelde Ada ile oynuyorlar, Bartu ikisine göre de küçük kaldığı için tempolarına ayak uyduramıyor. İrem'in hikayesi benim kalbimi acıtsa da hayatın ağır gerçeklerinden oluşuyor. Nedenini bilmiyorum ve hakkında da yorum yapmaktan kaçınıyorum ama İrem'i annesi henüz 2,5 yaşındayken terk edip gitmiş, bir daha da dönmemiş. Şu anda babası ve ağabeyiyle yaşıyor. Babasının dediğine göre ya da sandığına göre diyelim; annesinin yokluğunu henüz anlayamamış!....

İrem annesizliğini  o kadar farkında ki, yalnızlığını o kadar derinlerde hissediyor ki....... Parkta koşturan bir çocuğun annesine koşup sımsıkı sarılabiliyor ve ondan ufacık bir sevgi bekliyor. 

İremciğin o sıcacık sarılışına ben de sımsıkı sarılarak cevap verdim, hatta o kadar sıkmışım ki kızcağız sanırım biraz boğuluyordu. Üstelik ardından Ada da koşup sarıldı, Bartu ise kendi çapında cilveye devam ediyordu :) Biz Fulya ile birlikte her gün İrem ile yakalamaca oynuyoruz, Ona tezahüratlar yapıyoruz.... Kendi çocuklarımıza gösterdiğimiz tüm ilgiyi O'na da vermeye çalışıyoruz. Fakat nereye kadar, yaz bitecek ve biz evimize döneceğiz ama İrem bu yalnızlığı hayatı boyunca hissedecek.

Sevgiler,
Yasemin (Bartu'nun annesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim

Yasemin